Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 18 Nisan’daki Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 350 baz puan artırarak yüzde 46’ya çıkarmasının ardından, piyasalarda “Merkez Bankası faizi artırdı” yönünde yorumlar yapılırken, ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, bu algıya itiraz etti.
Eğilmez, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Pek çok yorumcu TCMB faiz artırdı diye yazdı ve yorumladı, oysa tam tersi oldu. İlk bakışta faiz oranı değişmemiş, sadece uygulamanın adı değişmiş gibi görünüyor. Oysa gerçekte faizde hafif bir düşüş oldu” ifadelerini kullandı.
“FAİZ ARTIRMAK YERİNE YÖNTEM DEĞİŞTİ”
Mahfi Eğilmez, kendi internet sitesinde kaleme aldığı detaylı analizinde TCMB’nin asıl uygulamayı gecelik borç verme üzerinden yürütmekten vazgeçip, yeniden haftalık repo ihalesine döndüğünü ve bu yolla yüzde 46 faiz uygulayacağını belirtti. Bu geçişin ilk bakışta “faiz artışı” gibi görünse de, teknik olarak bunun bir faiz indirimi anlamına geldiğini ifade etti.
Eğilmez’e göre gecelik vadeli yüzde 46 faiz, yıllık bileşik getiri açısından haftalık vadeli yüzde 46 faizden daha yüksekti. Dolayısıyla bu değişiklik, görünürdeki sabit faiz oranına rağmen piyasa üzerindeki etkisi açısından bir yumuşama anlamına geliyor.
“GERÇEKLE GÖRÜNTÜ ARASINDAKİ FARK ORTADAN KALKTI”
TCMB’nin 21 Mart’tan itibaren haftalık repo ihalelerini askıya alarak faiz koridorunun üst bandı olan yüzde 46’yı fiilen uygulamaya başladığını hatırlatan Eğilmez, bu uygulamanın politika faizi gibi işlediğini, ancak dünya genelindeki finansal veri sağlayıcılarının hâlen yüzde 42,5 olan resmi politika faizini göstermeye devam ettiğini belirtti.
18 Nisan kararlarıyla birlikte hem haftalık repo ihalelerinin yeniden devreye alınması hem de bu ihalelere uygulanan faizin yüzde 46’ya çıkarılmasıyla birlikte “görüntü ile gerçek arasındaki farkın” ortadan kalktığını savundu.
“İTİBAR İÇİN TUTARLILIK ŞART”
Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası’nın para politikasında şeffaflık ve öngörülebilirliğin esas olduğunu hatırlatarak, sık sık yöntem değiştirmenin ve bunu açık biçimde duyurmamanın TCMB’nin itibarını zedeleyebileceği uyarısında bulundu.
“Bence TCMB, politika faizi olarak açıkladığı faiz hangi borç verme yönteminin faiziyse, uygulamaya da o yöntemle devam etmelidir. İkide bir yöntem değiştirip faizi değiştirmemiş görünmek, TCMB’ye itibar kazandırmaz; tam tersine kaybettirir” dedi.
NEDEN BU KARAR ALINDI?
TCMB’nin faiz kararının siyasi gelişmelerin gölgesinde alındığı yorumları da dikkat çekiyor. 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından döviz talebi hızla artmış, Merkez Bankası iki yılda biriktirdiği 50 milyar doları aşan döviz rezervinin büyük bölümünü piyasaya sürmek zorunda kalmıştı.
Bu gelişmenin ardından gelen faiz artışı, ekonomistler tarafından “siyasi şokların yarattığı kırılganlığa zorunlu yanıt” olarak yorumlanmıştı. Ancak Eğilmez’e göre, son karar teknik olarak bir faiz artışı değil, aksine daha düşük etkili bir faiz uygulamasına geçiş anlamına geliyor.